Ticaret Hukuku İle İlgili Merak Edilenler
Şirket kurmak için öncelikle şirket türü belirlenmelidir (örneğin anonim, limited, şahıs şirketi). Ana belgeler arasında ana sözleşme, kurucu ortakların kimlik belgeleri, imza beyannameleri, noter onaylı belgeler, potansiyel vergi numarası, kuruluş sermayesinin bankaya yatırıldığına dair dekont ve kira sözleşmesi (işyeri için) yer alır. Başvuru süreci, Ticaret Sicili Müdürlüğü'ne kayıtla başlar ve ardından Vergi Dairesi kaydı ve Sosyal Güvenlik Kurumu bildirimleri yapılır.
Limited şirket ortaklarının sorumlulukları, taahhüt ettikleri sermaye ile sınırlıdır. Ancak vergi borçları gibi kamu alacaklarından dolayı, bazı durumlarda şahsi sorumluluk doğabilir. Haklar arasında şirket yönetiminde söz sahibi olma, kâr payı alma ve genel kurulda oy kullanma gibi haklar bulunur. Ortakların hak ve sorumlulukları, ana sözleşme ve Ticaret Kanunu çerçevesinde düzenlenmiştir.
Şirket iflas ettiğinde, alacaklılar iflas masasından alacaklarını tahsil etmek için iflas idaresine başvuruda bulunmalıdır. İflas masasına kaydedilen alacaklar, öncelik sıralamasına göre ödenir. Kamu alacakları genellikle önceliklidir. İflas süreci mahkeme gözetiminde yürütülür ve tasfiye işlemleri sonucunda alacaklıların ödemeleri yapılır. Bu süreçte yasal süreler ve itiraz hakları önemli bir rol oynar.
Ticari sır, bir işletmenin rekabet avantajı sağlayan, genel bilgilere açıklanmayan ve gizli tutulması gereken bilgi ve belgeleridir. Bu bilgiler müşteri listeleri, iş planları, özel üretim yöntemleri ve ticari stratejileri kapsar. Ticari sırların korunması için gizlilik anlaşmaları yapılmalı, şirket içi güvenlik protokolleri uygulanmalı ve bilgiye erişim sınırlandırılmalıdır.
Hisse devri, anonim ve limited şirketlerde farklı prosedürler izler. Anonim şirketlerde hisse devri, hisse senetleri veya geçici ilmühaberler aracılığıyla yapılır ve genellikle basit bir işlemdir. Limited şirketlerde ise hisse devri noter onayı ile gerçekleştirilir ve ticaret siciline tescil edilmesi gerekir. Hisse devrinde vergi yükümlülükleri, devralan kişinin onayı ve şirket ana sözleşmesindeki özel hükümler dikkate alınmalıdır.
Ticaret unvanı, şirketin resmi adını ve yasal kimliğini belirtir. Marka ise şirketin mal ve hizmetlerini diğerlerinden ayırt etmek için kullanılan bir işarettir. Ticaret unvanı, Ticaret Sicil Müdürlüğü'ne tescil edilirken, marka tescili Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından yapılır. Ticaret unvanı şirketin tüm faaliyetlerinde yasal sorumluluğunu gösterirken, marka işletmenin piyasadaki itibarını ve tanınırlığını temsil eder.
Sözleşmeler Hukuku İle İlgili Merak Edilenler
Sözleşmenin iptali, irade bozukluğu (hata, hile, tehdit gibi), ehliyetsizlik, kamu düzenine aykırılık veya sözleşmenin konusunun yasadışı olması gibi sebeplerle gerçekleştirilebilir. Sözleşme iptali için mahkemeye başvurulması gerekebilir ve bu süreçte tarafların mağduriyetlerinin kanıtlanması önem taşır.
Cayma hakkı, genellikle tüketici sözleşmelerinde uygulanır ve belirli bir süre içinde, herhangi bir gerekçe göstermeksizin ve ceza ödemeksizin sözleşmeden vazgeçme hakkı tanır. Cayma süresi genellikle 14 gün olarak belirlenmiştir, ancak sözleşme türüne göre değişiklik gösterebilir.
Elektronik sözleşmeler, yazılı sözleşmeler gibi geçerlidir ve e-imza veya onay süreçleriyle yasal geçerlilik kazanır. Bu tür sözleşmelerde, tarafların açık rızasının alınması ve sözleşmenin güvenilir bir platformda düzenlenmesi önemlidir.
Gizlilik hükümleri, tarafların sözleşme sürecinde veya sonrasında edindikleri bilgilerin korunmasını sağlar. Bu bilgiler, ticari sırlar, müşterilere ait veriler veya stratejik bilgiler olabilir. Gizlilik ihlali durumunda taraflar tazminat veya diğer hukuki yaptırımlarla karşılaşabilir.
Kira sözleşmesi feshedildiğinde, depozito iadesi kiracının sözleşmeye uygun davranması, evi hasarsız bırakması ve tüm yükümlülüklerini yerine getirmesi koşuluyla yapılır. İade süresi genellikle kira sözleşmesinde belirtilir, ancak yasal olarak belirli bir süre de bulunabilir.
Sözleşme ihlali durumunda taraflar, ihlalin türüne bağlı olarak tazminat davası açabilir, fesih veya ihtar gönderebilir. Bu süreçte noter kanalıyla yazılı bildirimler yapılması ve delil toplanması önerilir. İhlalin büyüklüğüne göre arabuluculuk veya mahkeme süreci de düşünülebilir.
Şirketlerin Birleşmesi ve Devralma İle İlgili Merak Edilenler
Şirket birleşmesi, iki veya daha fazla şirketin tek bir şirket haline gelmesi işlemidir. Birleşme türleri arasında tam birleşme, devralma yoluyla birleşme ve yeni kuruluş yoluyla birleşme yer alır. Tam birleşmede şirketlerden biri varlığını sürdürürken diğerleri bu şirkete katılır. Yeni kuruluş yoluyla birleşmede ise yeni bir şirket kurularak diğer şirketler bu yeni yapının parçası haline gelir.
Due diligence, birleşme veya devralma öncesinde şirketin mali, hukuki ve operasyonel durumunun detaylı olarak incelenmesini kapsar. Bu süreçte alıcı taraf, şirketin mali tablolarını, sözleşmelerini, yasal yükümlülüklerini ve risklerini değerlendirir. Due diligence sayesinde olası riskler tespit edilir ve işlem öncesinde tarafların bilinçli kararlar alması sağlanır.
Şirket devralma sürecinde taraflar arasındaki sözleşme, devrin koşullarını, maliyetlerini, risk dağılımını ve tarafların yükümlülüklerini net bir şekilde belirlemelidir. Sözleşmede özellikle fiyat, ödemeler, geçiş süreci, çalışanların durumu ve devralan şirketin hakları gibi konulara yer verilmelidir. Bu sözleşme, tarafların menfaatlerini korumak ve olası anlaşmazlıkları önlemek için kapsamlı bir şekilde hazırlanmalıdır.
Rekabet Kurumu, piyasada rekabeti olumsuz etkileyebilecek birleşme ve devralma işlemlerini denetler ve onaylar. Eğer işlem, belirli bir ciro eşiğini aşarsa, taraflar Rekabet Kurumu'na başvurarak onay almak zorundadır. Kurum, birleşme veya devralmanın rekabeti sınırlayıcı etkileri olup olmadığını değerlendirir ve gerekli durumlarda işlemi engelleyebilir veya belirli koşullar koyabilir.
Birleşme ve devralma işlemlerinde çalışanların hakları, iş kanunları ve toplu iş sözleşmeleri çerçevesinde korunur. Yeni işveren, devralma sonrası çalışanların mevcut hak ve yükümlülüklerini üstlenir. Çalışanlar, iş koşullarında ciddi değişiklikler yapıldığı takdirde, belirli koşullar altında sözleşmelerini feshetme hakkına sahip olabilirler.
Birleşme ve devralma işlemleri, tarafların vergi yükümlülüklerini etkileyebilir. Bu süreçte, KDV, kurumlar vergisi ve harçlar gibi vergi kalemlerinin hesaplanması ve ödenmesi gereklidir. Özellikle devralma sürecinde, devir alınan şirketin geçmiş vergi borçlarından doğabilecek sorumluluklar dikkatle incelenmelidir.
Rekabet etmeme yükümlülüğü, birleşme veya devralma sürecinde satıcı tarafın, belirli bir süre ve coğrafi alanda aynı veya benzer alanda faaliyet göstermesini engelleyen bir yükümlülüktür. Bu yükümlülük, devralan tarafın devraldığı işletmenin değerini koruması ve haksız rekabetin önlenmesi amacıyla sözleşmeye konulur. Yükümlülüğün süresi ve kapsamı, hukuki sınırlar içinde orantılı olmalıdır; aksi takdirde geçersiz sayılabilir. Yasal olarak, bu tür yükümlülüklerin makul süre ve alanla sınırlı olması gerekmektedir.
Arabulucuk Hizmeti İle İlgili Merak Edilenler
Arabuluculuk, uyuşmazlık yaşayan tüm taraflar tarafından başvurulabilir. Örneğin, işçi ve işveren arasındaki anlaşmazlıklar, ticari ortaklar arasındaki sorunlar veya tüketici ile satıcı arasındaki uyuşmazlıklar için arabuluculuk sürecine başvurulabilir.
Arabuluculuk hizmeti almak isteyenler, Adalet Bakanlığı Arabuluculuk Daire Başkanlığı’na kayıtlı arabuluculara başvurabilir. Ayrıca, arabuluculuk hizmeti veren özel bürolar ve hukuk firmaları da bulunmaktadır. Taraflar, belirli bir arabulucu üzerinde mutabakata varamazsa, başvuru Arabuluculuk Daire Başkanlığı üzerinden yapılabilir.
Arabuluculuk ücretleri, Adalet Bakanlığı tarafından belirlenen tarifeye göre hesaplanır. Ücretin ödenmesi konusunda taraflar aralarında anlaşabilir veya ücret, aksi kararlaştırılmadıkça, eşit olarak paylaşılır. Arabuluculuk sonunda anlaşmaya varılmazsa, belirli durumlarda masraflar yasal süreçte mahkeme tarafından belirlenir.
Türkiye’de işçi-işveren uyuşmazlıkları, ticari uyuşmazlıklar ve bazı tüketici davaları gibi konularda arabuluculuk zorunlu hale getirilmiştir. Bu uyuşmazlıklarda mahkemeye başvurmadan önce arabuluculuk sürecine katılmak gereklidir. Taraflar arasında anlaşma sağlanmazsa mahkeme yolu açılır.
Arabuluculuk süresi, uyuşmazlığın karmaşıklığına bağlı olarak değişmekle birlikte, genellikle birkaç saat veya birkaç gün içinde tamamlanır. Zorunlu arabuluculuk süreçleri, iş davalarında genellikle üç hafta içinde sonlandırılmak zorundadır; gerektiğinde bu süre bir hafta uzatılabilir.
Anlaşma sağlanamazsa, taraflar mahkemeye başvurabilir. Arabuluculuk sürecinde yapılan görüşmeler ve beyanlar mahkemede delil olarak kullanılamaz, bu da sürecin gizliliğini korur. Tarafların mahkemeye gitmeden önce arabuluculuk sürecini tamamlamış olmaları, mahkeme için gerekli bir ön koşuldur.
Arabuluculuk, genellikle ticari, iş, tüketici ve aile uyuşmazlıkları gibi konularda uygulanır. Ancak ceza hukuku kapsamına giren suçlar ve kamu düzenini ilgilendiren konular arabuluculuk yoluyla çözümlenemez. Bu tür uyuşmazlıklar mahkeme veya ceza yargılaması kapsamında ele alınır.
Arabuluculuk sürecinde tarafların hakları, eşit ve adil bir ortamda müzakerelere katılmayı içerir. Taraflar, arabulucunun bağımsız ve tarafsız olmasını talep etme hakkına sahiptir. Ayrıca, taraflar diledikleri zaman arabuluculuk sürecinden çekilebilir.
İş Hukuku Hizmeti İle İlgili Merak Edilenler
İşçi, işten çıkarıldığında kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve kullanılmamış yıllık izin ücreti gibi haklara sahip olabilir. Ayrıca işçinin işten çıkarılma sebebine bağlı olarak işe iade davası açma hakkı da bulunmaktadır. İş Kanunu’na göre, işverenin işten çıkarma gerekçesini açık ve yazılı bir şekilde belirtmesi zorunludur.
İşe iade davası, haksız yere işten çıkarıldığını düşünen işçilerin, işine geri dönmek için açtığı bir davadır. Bu dava, belirsiz süreli iş sözleşmesi olan ve en az 30 işçi çalıştıran bir işyerinde çalışan işçiler tarafından, işten çıkarıldıktan sonra bir ay içinde açılabilir. Dava sonucunda mahkeme, işçinin işe iadesine ve işe başlatılmaması durumunda tazminata karar verebilir.
Kıdem tazminatı, işçinin en az bir yıl çalıştığı işyerinde, iş akdinin işveren tarafından haksız feshi veya bazı özel durumlarda işçi tarafından feshi halinde ödenir. İhbar tazminatı ise, iş sözleşmesinin feshi sırasında yasal ihbar süresine uyulmadığında işverenin veya işçinin ödemesi gereken bir tazminattır.
Fazla mesai, haftalık 45 saati aşan çalışma süreleri için ödenir ve normal saat ücretinin %50 artırımlı şekliyle hesaplanır. Örneğin, saatlik ücret 100 TL ise, fazla mesai saati için 150 TL ödenir. Fazla mesai, işçinin yazılı onayı alındıktan sonra yaptırılabilir ve işverenin bunu kanıtlayabilmesi için kayıt tutulmalıdır.
İş sözleşmeleri belirli süreli ve belirsiz süreli olmak üzere iki ana gruba ayrılır. Belirli süreli sözleşmeler, belirli bir işin tamamlanması veya belirli bir süre için yapılır. Belirsiz süreli sözleşmeler ise, işin devamlı olduğu durumlarda kullanılır. Ayrıca, kısmi süreli (part-time) ve tam süreli (full-time) sözleşmeler de mevcuttur.
İşveren, işyerinde iş sağlığı ve güvenliğini sağlamak için gerekli tüm önlemleri almak, araç ve gereçleri eksiksiz bulundurmak zorundadır. Ayrıca, işçilere gerekli eğitimleri vermeli, risk değerlendirmeleri yapmalı ve iş kazalarını önleyici tedbirleri uygulamalıdır. İş sağlığı ve güvenliği kanunu bu yükümlülüklerin detaylarını belirler.
İşveren, işyerinde iş sağlığı ve güvenliğini sağlamak için gerekli tüm önlemleri almak, araç ve gereçleri eksiksiz bulundurmak zorundadır. Ayrıca, işçilere gerekli eğitimleri vermeli, risk değerlendirmeleri yapmalı ve iş kazalarını önleyici tedbirleri uygulamalıdır. İş sağlığı ve güvenliği kanunu bu yükümlülüklerin detaylarını belirler.
İşçinin ücretsiz izin hakkı, genellikle işverenin onayıyla mümkün olur. Ancak, iş kanununda belirli koşullarda işveren tarafından ücretsiz izin teklif edilebilir. Bu durumlar genellikle ekonomik nedenler veya zorunlu hallerle ilgilidir. İşçi, ücretsiz izin süresince sosyal güvenlik primleri ödenmediği için hak kaybı yaşayabilir.
Veri Koruma ve Gizlilik Hizmeti İle İlgili Merak Edilenler
Kişisel veri, belirli veya belirlenebilir bir bireyin kimliğini ortaya çıkaran her türlü bilgiyi ifade eder. Örnekler arasında isim, T.C. kimlik numarası, e-posta adresi, telefon numarası ve IP adresi gibi bilgiler yer alır. Kişisel veriler, bireyin doğrudan ya da dolaylı olarak tanınmasına yol açabilir.
Veri koruma, kişisel verilerin yetkisiz erişime, kullanımına veya ifşasına karşı korunmasını ifade eder. Gizlilik ise, bireylerin kendi kişisel verileri üzerinde kontrol sahibi olmasını ve bu bilgilerin kimlerle paylaşıldığını belirlemesini sağlar. Her iki kavram da kişisel verilerin güvenliğini sağlamayı hedefler.
Kişisel verilerin toplanıp toplanmadığını öğrenmek için, veri sorumlusuna başvurarak bilgilendirme talebinde bulunabilirsiniz. KVKK ve GDPR gibi düzenlemeler, veri sahiplerine bu hakkı tanımaktadır. Ayrıca, aydınlatma yükümlülüğü kapsamında veri sorumlularının, kişisel veri toplama sürecinde bilgilendirme yapması zorunludur.
Kişisel verilerinizin silinmesini talep etmek için veri sorumlusuna başvurarak "unutulma hakkı"nızı kullanabilirsiniz. Bu talep, özellikle verilerinizin işlenme amacının sona erdiği veya işlenmesinin hukuka aykırı olduğu durumlarda geçerlidir. Veri sorumlusu, talebinizi belirli bir süre içinde yerine getirmek zorundadır.
Veri ihlali durumunda, ilgili kuruma (örneğin, Türkiye’de Kişisel Verileri Koruma Kurumu) bildirimde bulunabilir ve ihlalden sorumlu olan veri sorumlusuna karşı hukuki yollara başvurabilirsiniz. Ayrıca, ihlal nedeniyle doğrudan zarar görmüşseniz, tazminat talep etme hakkınız bulunur.
Veri koruma politikası, şirketlerin kişisel verileri nasıl işlediklerini, sakladıklarını ve koruduklarını açıklar. Bu politikalar, yasal uyumluluk sağlamak, güveni artırmak ve veri ihlallerini önlemek açısından önemlidir. İyi bir veri koruma politikası, şirketin itibarını ve müşteri ilişkilerini güçlendirir.
Evet, çerezler, özellikle bir kullanıcının internet tarama davranışlarını ve tercihlerine dair bilgileri içerdiğinde, kişisel veri olarak kabul edilir. Çerez kullanımı, veri koruma yasalarına uygun olarak kullanıcıların onayıyla gerçekleştirilmelidir. Kullanıcılar, çerezleri yönetme ve reddetme hakkına sahiptir.
Veri sorumlusu, kişisel verilerin işlenme amacını ve yöntemini belirleyen kişi veya kuruluş iken, veri işleyici, veri sorumlusunun talimatları doğrultusunda verileri işleyen kişidir. Örneğin, bir şirket veri sorumlusu iken, verileri işleyen dış kaynaklı bir IT firması veri işleyici olabilir.
Fikri Mülkiyet Hukuku Hizmeti İle İlgili Merak Edilenler
Fikri mülkiyet, bireylerin veya işletmelerin yarattığı özgün fikir ve buluşların korunmasını sağlar. Bu alan, patentler, ticari markalar, telif hakları ve endüstriyel tasarımlar gibi birçok unsuru kapsar. Fikri mülkiyet hakları, yaratıcı çalışmaların ticari olarak değerlendirilmesine ve korunmasına olanak tanır.
Patent, teknik bir buluşun korunmasını sağlarken, telif hakkı edebi ve sanatsal eserlerin korunmasını sağlar. Patent, belirli bir süre boyunca buluş sahibine tekel hakkı tanır, telif hakkı ise eser sahibine eserin kullanımı ve çoğaltılması üzerinde hak verir.
Bir markayı tescil ettirmek için öncelikle Türk Patent ve Marka Kurumu'na başvuru yapılması gereklidir. Başvuru süreci, markanın sınıf belirlemesi, başvuru formunun doldurulması ve başvuru ücretinin ödenmesini içerir. Başvuru sonrası, markanın benzerlik ve uygunluk incelemesi yapılır ve tescil süreci onaylanırsa markanın korunması sağlanır.
Telif hakları, edebi eserler (kitaplar, şiirler), müzikal eserler, resim ve heykeller gibi sanat eserleri, film ve video içerikleri, yazılım programları ve fotoğraflar gibi birçok yaratıcı eseri kapsar. Telif hakkı, eserin sahibine ekonomik ve manevi haklar tanır.
Türkiye'de telif hakları, eser sahibinin yaşamı boyunca ve ölümünden itibaren 70 yıl süreyle korunur. Bu süre sonunda eser, kamu malı haline gelir ve herkes tarafından serbestçe kullanılabilir. Ancak, bazı eser türleri ve özel durumlar için farklı süreler geçerli olabilir.
Fikri mülkiyet ihlali, bir kişinin ya da kuruluşun, sahibinin izni olmaksızın fikri mülkiyet haklarını ihlal etmesi anlamına gelir. Bu ihlaller, izinsiz kopyalama, taklit ürünlerin üretilmesi ve satılması gibi çeşitli şekillerde gerçekleşebilir. İhlalleri önlemek için düzenli fikri mülkiyet taramaları, hukuki danışmanlık ve ihlal tespit edildiğinde yasal işlem başlatmak gereklidir.
Fikri mülkiyet hakları, uluslararası antlaşmalar ve sözleşmeler ile korunur. Örneğin, Paris Sözleşmesi, Madrid Protokolü ve Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü (WIPO) gibi uluslararası anlaşmalar, fikri mülkiyetin sınır ötesi korunmasını sağlar. Bu anlaşmalar, tescil süreçlerini ve hakların korunmasını kolaylaştırır.
Bu soru ve cevaplar, web sitenizde Fikri Mülkiyet Hukuku hizmetiyle ilgili olarak kullanıcıların en çok aradığı ve merak ettiği konuları ele alarak bilgilendirici bir içerik oluşturacaktır.
Fikri mülkiyet hakları, yaratıcı çalışmaların ve buluşların ekonomik ve manevi değerini koruyarak, inovasyon ve yaratıcılığı teşvik eder. Bu haklar, sahibine eserin veya buluşun kullanımı, ticari değerlendirilmesi ve üçüncü şahıslara karşı korunması için yasal zemin sağlar. Bu sayede, bireyler ve şirketler, yatırımlarının karşılığını alabilir ve rekabet avantajını sürdürebilir.
Patent başvurusu, buluşun ayrıntılı olarak anlatıldığı başvuru dosyasının hazırlanmasıyla başlar. Dosya, Türk Patent ve Marka Kurumu'na sunulur ve ön inceleme süreci başlar. Başvurunun yenilik, buluş basamağı ve sanayiye uygulanabilirlik kriterlerini karşılayıp karşılamadığı değerlendirilir. İnceleme sonrası, patent başvurusu kabul edilirse buluş sahibine 20 yıl süreyle koruma sağlayan bir patent belgesi verilir. Bu süreç, uluslararası başvurular için PCT (Patent İşbirliği Anlaşması) sistemi üzerinden de yürütülebilir.
Telif hakkı ihlali durumunda, eser sahibi mahkemeye başvurarak ihlalin durdurulmasını ve tazminat talep edebilir. Mahkeme, ihlalin ciddiyetine ve doğurabileceği zarara bağlı olarak ihtiyati tedbir kararı alabilir. Telif hakları ihlali, hem cezai hem de hukuki yaptırımları içerir ve ihlal eden taraf, eserin çoğaltılması, dağıtılması ve kamuya iletilmesi gibi eylemlerden sorumlu tutulabilir.
Marka tescili, markanın üçüncü kişiler tarafından izinsiz kullanılmasını engeller ve markanın sahibi tarafından münhasıran kullanılmasını sağlar. Marka tescili, markanın ticari değeri üzerinde kontrol ve hak sağlar ve olası yasal ihlallerde savunma aracı olarak kullanılabilir. Tescilli markalar 10 yıl süreyle korunur ve bu süre, yenileme işlemiyle sınırsız olarak uzatılabilir.
Evet, bir eserin telif hakkı, yaratıldığı andan itibaren otomatik olarak oluşur ve tescil işlemi gerektirmez. Ancak, bir eserin tescil edilmesi, olası hukuki anlaşmazlıklarda eser sahibinin haklarını daha kolay kanıtlamasını sağlar. Tescil işlemi, Türkiye'de T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı'na bağlı kayıt ve tescil birimleri tarafından yapılabilir.
Ticari sırlar, işletmelerin rekabet avantajı sağlayan ve gizli kalması gereken bilgi ve süreçlerdir. Bu bilgiler, şirket içi formüller, müşteri listeleri ve iş stratejilerini içerebilir. Endüstriyel tasarımlar ise, bir ürünün dış görünümünü ve estetik özelliklerini koruyan fikri mülkiyet türüdür. Tasarımlar, tescil edildikten sonra sahibine belirli bir süre koruma sağlar.
Uluslararası marka tescili, Madrid Protokolü kapsamında yapılır ve Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü (WIPO) tarafından yönetilir. Madrid Sistemi, tek bir başvuru ile birden fazla ülkede marka tescili yapılmasını kolaylaştırır. Başvuru, ulusal patent ofisi aracılığıyla başlatılır ve uluslararası tescil sürecine dahil edilir. Her ülkenin ulusal mevzuatına göre inceleme yapılarak onay alınır.
Fikri mülkiyet haklarının ticari değeri, piyasa değeri, lisanslama potansiyeli ve ticarileştirme olanakları gibi faktörlerle belirlenir. Bu değer, bağımsız değerlendiriciler ve uzmanlar tarafından çeşitli analiz yöntemleriyle ölçülür. Fikri mülkiyet haklarının ticari olarak değerlendirilmesi, şirketlerin ve girişimcilerin yatırım geri dönüşünü optimize etmesine olanak tanır.
İnternet Hukuku Uygulamaları Hizmeti İle İlgili Merak Edilenler
İnternet hukuku, çevrimiçi faaliyetlerin yasal düzenlemesi ve internet üzerindeki hak ve yükümlülükleri kapsayan bir hukuk dalıdır. Büromuz, kişisel verilerin korunması, dijital sözleşmelerin hazırlanması, siber suçlarla mücadele ve içerik düzenlemeleri gibi internet hukuku alanında profesyonel hukuki destek sunar. Bu hizmetler, bireylerin ve işletmelerin çevrimiçi ortamda yasal haklarını korumalarına yardımcı olur.
Kişisel verilerin korunması, internet hukuku kapsamında öncelikli bir konudur. Hukuk büromuz, 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (KVKK) ve GDPR gibi uluslararası düzenlemeler doğrultusunda şirketlere ve bireylere veri koruma politikalarının oluşturulması, aydınlatma yükümlülüğünün yerine getirilmesi ve veri ihlali durumunda hukuki süreçlerin yönetilmesi konularında danışmanlık sağlar.
Evet, büromuz siber suçlarla ilgili hukuki destek sunmaktadır. Dolandırıcılık, veri hırsızlığı, kimlik avı ve diğer siber suçlar karşısında müvekkillerimize dava süreçleri, şikayet hazırlığı ve hukuki savunma konularında rehberlik ediyoruz. Amacımız, müvekkillerimizin dijital ortamlarda maruz kaldıkları her türlü ihlalin önlenmesi ve haklarının korunmasıdır.
Büromuz, internette haksız içerikler nedeniyle mağdur olan müvekkillerimize içerik kaldırma ve erişim engelleme taleplerinde hukuki destek sunar. Bu süreç, mağduriyetin belgelenmesi, mahkemeye başvuru yapılması ve yasal kararın ilgili platforma iletilmesi aşamalarını içerir. Ayrıca, karar sonrası erişim engelinin kaldırılması için gerekli yasal prosedürleri de yönetiyoruz.
Evet, büromuz dijital sözleşmelerin hazırlanması ve incelenmesi konularında profesyonel hukuki danışmanlık hizmeti sunmaktadır. Elektronik imza ve dijital sözleşmelerin güvenilirliğini sağlamak için yasal gerekliliklere uygun sözleşme taslakları oluşturuyoruz. Bu hizmet, özellikle e-ticaret şirketleri ve çevrimiçi hizmet sağlayıcılar için önem taşımaktadır.
Büromuz, elektronik ticaret mevzuatı kapsamında tüketici haklarının korunması için hukuki danışmanlık sağlar. Tüketicilerin cayma hakkı, ürün iadesi, bilgilendirme yükümlülükleri ve satış sonrası destek konularında yasal süreçlerin takibini yapıyoruz. Bu hizmet, hem tüketiciler hem de e-ticaret işletmeleri için güvence sağlar.
Unutulma hakkı, kişilerin ve işletmelerin çevrimiçi ortamda yayımlanan, geçerliliğini yitirmiş, yanıltıcı veya karalayıcı içeriklerin kaldırılmasını talep etme hakkıdır. Bu hak, kişisel verilerin korunması çerçevesinde dijital itibarın korunmasını sağlar. Hukuk büromuz, müvekkillerimize bu hakkın etkin bir şekilde kullanılmasında hukuki destek sunar.
Evet, unutulma hakkı kapsamında sosyal ağ sağlayıcısı arama motorlarına başvurarak kendiniz veya işletmeniz hakkında karalayıcı, yanıltıcı veya güncelliğini yitirmiş içeriklerin kaldırılmasını talep edebilirsiniz. Hukuk büromuz, başvuruların etkili ve hukuki dayanağa uygun şekilde hazırlanması ve süreçlerin yönetilmesinde size destek olmaktadır.
İçerik kaldırma başvurusu, sosyal ağ sağlayıcılarının resmi başvuru formları aracılığıyla yapılır. Başvuruda, kaldırılması istenen içeriklerin bağlantıları, kaldırma gerekçeleri ve başvuru sahibinin kimlik bilgileri yer almalıdır. Hukuk büromuz, bu sürecin baştan sona doğru ve etkili bir şekilde yürütülmesi için müvekkillerimize hukuki destek sağlar.
Eğer bir sosyal ağ sağlayıcısı başvurunuzu reddederse, yasal yollara başvurma seçeneğiniz bulunmaktadır. Hukuk büromuz, bu süreçte müvekkillerimizin itirazlarını ve mahkeme süreçlerini yöneterek haklarının korunmasını sağlar.
Unutulma hakkı, Avrupa Birliği'nde Genel Veri Koruma Tüzüğü (GDPR) ve Türkiye'de 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (KVKK) kapsamında düzenlenmiştir. Bu düzenlemeler, bireylerin ve işletmelerin kişisel verilerinin korunmasını ve gerektiğinde bu verilerin kaldırılmasını talep etme hakkını güvence altına alır. Büromuz, bu yasal çerçevede müvekkillerimize rehberlik eder.
Unutulma hakkı, kamu yararını taşıyan, toplumsal bilgilendirme amacı güden veya basın özgürlüğü kapsamında değerlendirilen içerikleri kapsamaz. Örneğin, kamuya mal olmuş kişilerin faaliyetleri veya güncel ve doğrulanabilir haberler bu haktan muaf tutulabilir. Büromuz, her başvuruyu bu kriterler doğrultusunda inceleyerek en iyi hukuki stratejiyi belirler.
Hukuk büromuz, işletmelerin dijital itibarlarını korumak amacıyla internette yayımlanan yanlış, yanıltıcı veya karalayıcı içeriklerin kaldırılması için gerekli hukuki danışmanlık ve başvuru hizmetlerini sunmaktadır. Süreç boyunca müvekkillerimize rehberlik ederek, başvuruların etkili bir şekilde yapılmasını ve yasal süreçlerin yönetimini üstleniyoruz
Göç Hukuku Hizmeti İle İlgili Merak Edilenler
Oturma izni, yabancıların bir ülkede yasal olarak ikamet etmelerine olanak tanıyan belgedir. Başvuru süreci, genellikle göç idareleri veya konsolosluklar aracılığıyla yapılır ve gerekli belgeler arasında pasaport fotokopisi, biyometrik fotoğraf ve ikamet belgesi bulunur. Hukuk büromuz, oturma izni başvurularında müvekkillerine rehberlik ederek belgelerin hazırlanmasını ve başvuru sürecinin takibini yapar.
Çalışma izni, yabancıların belirli bir ülkede çalışmasına izin veren bir belgedir. Başvuruda işverenin ve çalışanın belgeleri, iş sözleşmesi ve biyometrik fotoğraflar gibi evraklar gereklidir. Hukuk büromuz, çalışma izni başvurularının hazırlanması ve ilgili prosedürlerin takip edilmesinde kapsamlı destek sunar.
Vatandaşlık başvurusu, başvurulan ülkenin vatandaşlık şartlarını taşıyan bireyler tarafından yapılır. Gerekli belgeler arasında ikamet süresi, mali yeterlilik ve adli sicil kaydı bulunur. Büromuz, vatandaşlık başvurularında müvekkillerimize belgelerin doğru hazırlanması ve süreç boyunca rehberlik sağlama hizmeti sunmaktadır.
Aile birleşimi, bir kişinin yasal olarak ikamet ettiği ülkeye ailesini getirmek için yaptığı başvurudur. Başvuru yapabilen kişiler genellikle eşler, çocuklar ve ebeveynlerdir. Başvuruda evlilik cüzdanı, çocukların doğum belgeleri ve ikamet izni gibi belgeler gereklidir. Hukuk büromuz, aile birleşimi başvurularının eksiksiz ve doğru bir şekilde yapılması için danışmanlık hizmeti verir.
Mülteci statüsü, zulüm veya savaş nedeniyle ülkesini terk eden kişilere tanınan uluslararası koruma hakkıdır. Sığınma hakkı ise, bireylerin güvenlik ve koruma talep etmek için bir başka ülkeye başvurma hakkıdır. Büromuz, mülteci ve sığınma başvurularında yasal süreçlerin yönetilmesi ve hukuki destek sağlanması konusunda yardımcı olur.
Göçmenlerin hakları, yaşadıkları ülkenin yerel yasalarına ve uluslararası sözleşmelere göre belirlenir. Bunlar arasında eğitim, sağlık hizmetlerine erişim, çalışma hakkı ve barınma gibi temel haklar yer alır. Büromuz, göçmenlerin bu haklarını koruyabilmeleri ve yasal yükümlülüklerini yerine getirmeleri için danışmanlık hizmeti sağlar.
Hukuk büromuz, oturma ve çalışma izinleri, vatandaşlık ve aile birleşimi başvuruları, mülteci ve sığınma başvuruları gibi çeşitli göç hukuku hizmetlerini kapsamlı bir şekilde sunar. Ayrıca, yabancıların ikamet sürelerinin uzatılması, vize işlemleri ve genel hukuki danışmanlık gibi konularda da destek vermekteyiz.
İkamet izni uzatma başvurusu, oturma izninin süresinin dolmasına yakın yapılan bir işlemdir. Başvuruda, mevcut ikamet izni, pasaport fotokopisi, adres beyanı ve mali yeterlilik belgeleri gereklidir. Hukuk büromuz, ikamet izni uzatma başvurularının sorunsuz şekilde yapılması için müvekkillerimize rehberlik eder.
NOT: Burada verilen cevaplar merak edilen konulara ilişkin genel bir bilgi sağlamak mahiyetinde verilen cevaplardır. Somut olaya ilişkin detaylı bilgi ve hukuki danışmanlık için hukuk büromuz ile iletişime geçebilirsiniz.